30 Haziran 2025 Pazartesi

Ölümü Utandırdılar

 “Ölümlü olduğunu, bir gün mutlak öleceğini bilerek yaşamak insana verilmiş en büyük ceza ise, en zor zamanlarda hayatı paylaşabilmek ve dayanışma içinde olabilmek de insana bağışlanmış en büyük ödüldür…”

“20. Dursun Akçam Kültür Ve Sanat Günleri”nde Ardahan’da iki güzel insanı ağırladık… Onur duyduk, kıvanç duyduk. Dolup taşan salonumuzda onların vatan sevdalarını, insana, iyiliğe, güzelliğe, doğruluğa olan sevgilerini izleyenlerle, katılımcılarla paylaşmanın coşkusuyla çoğaldık.

Birisi, bizden yol parası talebi bile olmadan, yol üzeri, unutturulmaya çalışılmış Köy Enstitüsü yerleşkelerini kendi aracıyla geze geze, karanlık güçlerin üzerine kül ve toz yığmaya, virane yapılarından intikam almaya kalkıştığı revirlerinde kayıtlar yaparak, notlar alarak araştırmasını çoğaltmaya çalışırken annesinin vefat haberini alıp apar topar Çorum’a döndü; annesini toprağın koynuna yatırıp otobüse atladı, yorgun argın, üzgün geldiği Ardahan’da etkinlik katılımcılarına “Sağlık Ekseriyle Köy Enstitüleri”ni anlattı. Trahom’un, Verem’in, Sıtma’nın kırıp geçirdiği, bebek ölüm oranlarının %60lara ulaştığı Anadolu ve Urumeli topraklarında Köy Enstitüleri’nde yetişmiş sağlık memurlarının, yağız köylü çocuklarının köy köy dolaşmaya başlamasıyla, birkaç yıl içinde o imansız salgınların nasıl eriyip gittiğini, hastalıktan ölüm oranlarının nasıl kırılıp aşağılara düştüğünü, bebek ölüm oranlarının nasıl azalmış olduğunu anlattı. Rakamlar, bilimsel veriler vardı elinde. Köy Enstitüleri’ne kara çalmaya çalışan bezirgânların, kendi yurttaşlarını, insanlarını göz göre ölüme mahkûm etmek pahasına o güzel okulları nasıl kapattıklarını, Cumhuriyet’in beyaz meleklerine nasıl iftiralar attıklarını kanıtlarıyla gösterdi bize… Konuşturup kayıt aldığı, gençliğinde at üstünde köyleri gezip hastalık etmenleriyle savaşmış, bataklık kurutmuş, çocuklara aşı yapmış, anne adaylarına gereken eğitim ve desteği vermiş bir çınar sağlık memuru, göğsünü gere gere, “Benim çalıştığım köylerde Kızamık’tan hiç çocuk ölmedi!” diyordu.

Akdeniz Üniversitesi emekli öğretim üyesi, meslektaşım, kardeşim Prof. Dr. Hilmi Uysal’ın annesini toprak sevgiyle basmıştır bağrına…

Diğeri, de yalnızca kendi olanaklarıyla, daha önce verdiği sözü tutabilmek, etkinliğimize katılabilmek için hasta babasını yoğun bakım odasında bırakıp geldi aramıza… O baba ki, uzun yıllar boyunca özellikle ücra Anadolu köylerinde görev yaparak zorlu koşullarda eğitim vermiş bir öğretmen olarak yaşamıştı. Oğlu, Babalar Günü’nde sosyal medya hesabından babasına yazdığı duygusal mesajda, bir öğretmen çocuğu olmanın gururunu ve babasının öğrencilerle paylaştığı sevgiyi şu sözlerle anlatmıştı: “Bilmediğiniz, tanımadığınız ama sadece size yönelmesini beklediğiniz sevgiyi ve ilgiyi paylaştığınız yüzlerce binlerce kardeşinizin olmasıdır. Ücra Anadolu köylerinde soğukla, çamurla, yoksullukla mücadele ederken anımsıyorum babamı… Bir Kürt köyünde 11 yaşında okula ilk adımını atan çocuğa Türkçe öğretirken ya da bir ilköğretim müfettişini öğrencilerine haksızlık yaptığı için sınıfından kovarken…”

Babasının maaştan arta kalan paraları çocuklarına dağıtıp “İşte sana dört araba” diyerek ailesine verdiği değeri ifade ettiğini aktaran o oğul, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda babası Zeki Zeyrek’in haksızlığa, eşitsizliğe ve adaletsizliğe karşı net duruşunu da övmüştü.

Ardahan’da aynı masaya birlikte oturduk değerli insan, Cumhuriyet sevdalısı gazeteci dostum Deniz Zeyrek ile. “Köy Enstitüleri’nden Günümüze Kültür Ve Eğitim” üzerine konuştuk. Kendisinin de doğup büyüdüğü Cılavuz’da eğitim ışığından üzerine düşeni aldığı Köy Enstitüleri’nin ülkemize katkısını anlattı. Babası rahatsızdı. Konuşması biter bitmez ayrıldı aramızdan ve sonrasında iki üç gün daha yaşama tutunabilen çok sevdiği babasını toprağa verdi. Aynı gün Karşıyaka mezarlığında Cılavuz Köy Enstitülü, Perihan ve Dursun Akçam’ın okul arkadaşları Cimşit Demirci de son yolculuğuna uğurlanıyordu.

O iki güzel insan, Ardahan’da Dursun Akçam Kültür Ve Sanat Günleri’ne katılarak ölümü utandırdılar. Yalnız Ardahan’a değil, tüm ülkeye, tüm yeryüzüne ve insanlık kültürüne unutulmaz bir ders verdiler. Prof. Dr. Hilmi Uysal’ın annesi, gazeteci Deniz Zeyrek’in babası, böyle evlatlar yetiştirmiş oldukları için kıvançla izliyorlar şimdi geride kalan hayatı. Yattıkları toprak incitmeyecek, sevgiyle bağrına basacaktır onları. Onlar, en güzel dayanışma duygularıyla kanatlandılar sonsuzluğa, “cennet mekân” oldular.

Ayaklarınıza, yüreklerinize sağlık ey güzel insanlar. Sizin gibi sevdalıları oldukça, kimse diş geçiremez bu Cumhuriyet’e, kimse unutturamaz yapılan iyilikleri, tarihimizin zenginliklerini. Boşa çabalıyor karanlığın güçleri, nafile yere eziyet ediyorlar masum insanlara, halkın gönlünde taht kurmuş Cumhuriyet yolcularına, iyiliğin, güzelliğin, doğruluğun evlatlarına…

Ne Köy Enstitüleri unutturulabilir, ne de insanımızın yaşamını çoğaltmış, sağlığı, kültürü, üretimi baş üste tutmuş, kadına ve çocuğa değer vermiş Cumhuriyet’in kazandırdıkları.

Selam olsun dayanışma içinde olanlara, selam olsun hayatın iyisini de kötüsünü de kardeşçe paylaşanlara; selam olsun iyilikten, güzellikten, doğruluktan ayrılmayanlara…

Prof. Dr. Hilmi Uysal’a ve Deniz Zeyrek’e gönül dolusu selam, sevgi…

Gününüz aydın olsun…

24 Haziran 2025, Alper Akçam

Ardahan Eğtim Vakfı


27 Haziran 2025 Cuma

Ben Orhan Uysal

 Sevgili Ünal Temizyürek'in Orhan Uysal'ın ölümünden sonra büyük emekler ve duygularla hazırladığı "Ben Orhan Uysal" videosunu sizlerle paylaşıyorum. 

İzlemeniz babamın ve annemin ailesinin geçmişine dair fikir edinmenize yol açacaktır.



26 Haziran 2025 Perşembe

MAZİ

 

                                                                MAZİ

 

                                   Mazi insanlar için evrim nedir bilmektir

 

                                  Maymunluktan başlayarak ,insanlığa gelmektir

 

                                 Yaşamanın savaşında yenerek her engeli

 

                                 Çalışıp üreterek bu günlere gelmektir.

 

                                 Mazideki savaşlar insanların eseri

 

                                 Tohumu bulan insan doyuruyor evreni

 

                                 Yazının bulunması neler kattı aleme

 

                                 Sözlerin yazılması ile mümkün oldu belleme

 

                                 Makineyi kullanan insanın el emeği

 

                                 Zenginliği yarattı emeğin alınteri

 

                                Sosyalizm olmazsa soyulurdu servetler

 

                                Boşuna çabalardık hiç olurdu emekler

 

                                İnsanlarI yaratmadı ne tanrı ne yaratan

 

                                İnsanlar kendine taptı hepimiz bir atadan

 

                                Evrilerek,devinerek bu günlere eriştik

 

                                Alemleri bilmeden bir arada geliştik

 

                               İnsanlar bu günde egemen kainata

 

                              Söz geçirip yön verecek doğaya

 

                              Her gün yeni bir gündür degişir her gün dünya

 

                              Yıldızları keşfetmek artık değildir rüya

 

                               Daha nice sırları bir bir bulacak insan

 

                               Bu nimetler asla değil ulu tanrıdan ihsan

 

                               Pozitif ilimlerdir doğanın tek kanunu

 

                               Topraktan yuğrulmadı medeniyet hamuru

 

 

                                                                     Orhan Uysal    

23 Haziran 2025 Pazartesi

Eser Uysal'ın yaşamından bazı kareler

 Son yıllarını Antalya'da geçiren Eser Uysal'ın yaşamından bazı kareler :















16 Haziran 2025 Pazartesi

Eser Uysal Vefat Etti

 Uzun zamandır çeşitli hastalıklarla boğuşan ve son 4 aydır yataktan çıkamayan eşi Eser Uysal 12 Haziran 2025 sabahı vefat etti. Cenazesi 13 Haziran günü Çorum'da, Ulu Mezarlıkta toprağa verildi. Sevenleri ve yakınları katıldı törene.

Bu dünyadan bir iyilik timsali geçti.

Işıklar içinde uyusun.

Kalanlara örnek olsun!