30 Haziran 2009 Salı

ORTAÇAĞI AŞAMADI TÜRKİYE

Ortaçağı aşamadı çağ atlayan Türkiye
Din -mafya-siyaset-üçgeninde bocaladı Türkiye
Atatürk’ün izinde bir arpa boyu gitti
Avrupa birliğine giremedi Türkiye

Demokrasi sınavı zor geldi siyasaya
Hiç el sürmediler faşist anayasaya
Birbirlerini yerler mecliste kıyasıya
Halkın büyük bölümü aç perişan ve yaya

Deprem olur yıkılır başındaki tek evi
Boyuna borç öderler sanki vatan görevi
Bır gün olup demedi kimler yiyor kaymağı
Nereden geliyor bilmez rüşvetlerın kaynağı

Aslan kesilip kükrer iktidarda olanlar
Ne yazık ki ülkede bitmiyor hiç talanlar
Halkı kandırmak için söylenen yalanlar
Hepsi aynı masada aynı köşkte kalanlar

Orhan Uysal

27 Haziran 2009 Cumartesi

SON GÜN






Orhan UYSAL son gününü eşi ve oğlu ile birlikte İzmir Urla ILIKSU askeri kampında geçirdi. Kamp için "Cennet gibi bir yer, iyi ki buraya gelmişiz." demişti.




ÇIKRIK

İlk okul ikideyim, el kadar bir bebeğim

Öz annemin zülmünden, köylere gitmekteyim

Gidecegim yer Çıkrık ,boğazıımda hıçkırık

Yol uzun,yollar acı,durdur be arabacı


İçimde kımrar sancı ,her şey bana yabancı

Gideceğim yer Çıkrık ,boğazımda hıçkırık

Bir kaç ağaç bir dere,giderim nerelere

Selam olsun pedere,çare yok bu kedere


Gideceğim yer Çıkrık boğazımda hıçkırık

Atlar terledi durdu,çoban bizlere sordu

Gitmezsek ne olurdu,bu yollar beni yordu

Gideceğim yer Çıkırık,boğazımda hıçkırık


Keklikler uçtu gitti,nihayet yollar bitti

Bir hademe seğirtti,son ümüdimde bitti

Gideceğim yer Çıkırık,boğazımda hıçkırık

Çıkırık köyü kirazlık,sonu geldi haylazlık


Dereleri var sazlık,son olsun yaramazlık

Gideceğim yer Çıkırık,boğazımda hıçkırık

Yatılı bir köy okulu,istemez para pulu

Her taraf ağaç dolu,öğrendim sağı solu


Gideceğim yer Çıkırık,boğazımda hıçkırık

Piştim köy çocuklarıyla,dost oldum çobanlarla

Alıştım yabanlara,selam olsun canlara

Gideceğim yer Çıkırık boğazımda hıçkırık


Orhan Uysal

25 Haziran 2009 Perşembe

Yeni Evli



Orhan UYSAL ve Eser UYSAL'ın yeni evliyken çektirdiği bazı resimler.












BLOG SAYFASI

Babam 2006 yılında BLOG yazmayı da denedi. BLOG sayfasında 3 yazı yazmıştı.

http://mazlumoglu.blogcu.com/

Adresinden bu bloga bakılabilir. Buradaki 3 yazıyı aşağıya aktararak görüşlerini hatırlatmak isterim.

YETİŞKİN İNSANLAR (23/09/2006)

İnsan hayatının üç evresi vardır: başlangıcı çocukluk ve gençliktir.Çocukluk dönemi gelişme dönemidir.Erginlik dönemi olgunlaşma dönemidir.Çocuklukta insan her şeyi şıp diye kapar "AĞAÇ YAŞ İKEN EĞİLİR" sözü bunun en güzel özdeyişidir.Errişkinlik dönemi ise olgunluk dönemidir.Erişkin insanın üç özeliği kazanması gerekir.
1.Sorunlarını alma ve taşıma
2.Mesleğinde verimlilik
3.İstikbale hazırlık

Kendini bu evrede iyi değerlendiren insan olgunluk devresinin sonunda daha huzurlu ve verimli olur.
Boşuna yakınıp ümütsüz oluncaya kadar üzerimize düşeni yapıp üretken insan olmalıyız.
Birbirimizle didişmek yerine birbirimizin dertlerine derman olmalıyız
Kendimize güvenen toplumda aranan ve yardıma koşan bireyler toplumca aranacaktır sizinde yetkin insanlar olmanız dileğiyle.
Kadının İslamdaki Statüsü (16/09/2006)
Kadın islamın statüsündeki yeri toplumda geri plana atılmış ve toplumdan soyutlanmıştır.Her ne kadar cahiliye devrini emsal göstererek kadın haklarında bir reform yapılması iddia edilse de bu değişiklikle kadının topluma katkısı gerçekleşmemiştir .Kadınların erkeklerle eşit bir konuma gelmesi uzun mücadelelerle halen istenilen seviyede başarılamamıştır.Cumhuriyet döneminde başlayan kadının seçme ve seçilme hakkı dünyadaki çagdaş devletlerden önce verilmesine karşın bu parlementoda ki kadın sayısı kendi oranlarına göre düşüktür.Kadınların kendi haklarını almaları için çok daha savaşımı göze almaları ve her siyasi partide kendini temsil etmeleri için seçimlere girmeleri şarttır.Hak verilmez alınır onların başlıca düsturları olmalıdır.
Atatürk'çülük Lafla Olmaz (20/08/2006)
Bizim en büyük noksanımız Atatürkçü olmanın gereklerini tam olarak yerine getirmediğimizdir.
Atatürk'ün en büyük tutkusu tam bağımsızlık benim karekterimdir ilkesidir.Bu yalnız sınırlarla değil her konuda tam bağımsız olmanın koşullarını yerine getirmekle gerçekleşir.ATATÜRKÇÜLÜK önce Atatürk gibi düşünmek ve kendini o halkın bir ferdi olarak nasıl bir aydın vatandaş olması gerektiğinin sorumluluğunu bilmektir.

Neme lazım demeden ,elinden ve beyninden neye gücü yetiyorsa son gücünü kullanarak eserini ortaya koymaktır.

Yaşamın yalnızca hoşca vakit geçirmekten ibaret olmadığını ,toplumun sıkıntılarının bulunduğu bir ortamda hiç kimsenin mutlu olamıyacağını bilerek toplumun dertlerini paylaşmasını bilmektir.

Atatürkçülük ;bağımsızlık ve demokrasiyi bütün gücüyle savunmaktır.
Ayrıcalıkları derinleştirmek değil birleştirici ve uzlaştırıcı olmaktır.
Atatürkçülük ;riya ,yalan ,talan,şahsi çıkarcılıklara karşı çıkmaktır.
Atatürkçülük gelir dağılımındaki adaletsizliklerin karşısında olarak hakca dağıtımı savunmaktır.
Atatürkçülük ;bireyin kendi yaşamını dürüst ve onurlu bir çizgiye oturtmasıdır.Hiç bir koşulda dürüst yaşamından ödün vermemesidir.
Daha güzel bir ülke ,daha ğüzel bir çevre için savaşmaktır.
Ataürkçülük ;Onurlu,ahlaklı,çalışkan,vatansever insanların gögsünde rozetini taşımayı hakedebileceği bir erdemdir.

24 Haziran 2009 Çarşamba

CENNET ve KADIN


Muhammet dedi:Cennette raslamadım kadına

Cennet de kadın yoksa kim erer muradına

Kadınsız bir cennet de ne yapar ki erkekler

Gözleri ufuklarda her an kadın beklerler


Huriler gideremez kadınlara olan hasreti

Hiç bir melek de bulunmaz kadınların iffeti

Ne hurma ağaçları ,ne serin akan sular

Yerini dolduramaz ,ne yapılan dualar


Gülüşü,nazı,edası,güzelliği ile kadın

Vazgeçilmez bir rüknü değilmidir hayatın

Cennet onlarsız olmaz,onlarsız hayat olmaz

Kadın muhabetine insanın ömrü doymaz


Yerini dolduramaz ne melek ne de huri

Sanatkarlara ilham veren kadının zarafeti

İnsan cennette nasıl kadınsız olur

Böyle bir cennet varsa var olmadan yok olur.


Orhan Uysal

17 Haziran 2009 Çarşamba

Bu Blog Niye Oluşturuldu?

Orhan UYSAL 1931 Çorum doğumludur. 1952 Harp Okulu Mezunudur. 1974 yılında Top. Yb. rütbesi ile emekli olmuştur. Emeklilik yaşamında kitapçılık, gazete sahipliği ve ticaret faaliyetleri ile uğraşmıştır. 13 haziran 2009 tarihinde 78 yaşında hayatını yitirdi. 14 Haziran 2009 tarihinde Çorum'da Ulu Mezarlık'da toprağa verildi.

Eşi Eser UYSAL ile 55 yıllık mutlu bir evlilik yaşamı vardı. 3 oğlu Hilmi, Hakan ve Oktay UYSAL bu blog ile babamız Orhan UYSAL'ın anılarını yaşatmak, şiir , gazete yazıları, denemeler ve briç öğreten eserlerini kalıcı hale getirmek için çaba gösterecekler.