21 Aralık 2014 Pazar

Göçebe

İrkilerek uyanıyorum
Seksenlerden kaldı bu huyum
Nerdeyim,nerdeyim?

Kah Tahran'da bir otel odası,
Kah Riyad'da bir motel
Kah Sarıyer'de yalnız evim
Göçebeyim.

Nadiren yanımda horlayan eşim
Evimdeyim.

Hakan UYSAL 2014

9 Kasım 2014 Pazar

Bir 10 Kasım Anısı

10 Kasım 1938 günü Orhan UYSAL ilkokuldadır. Ölüm haberi bütün Türkiye gibi onun okulunda da büyük üzüntü yaratır.

Babam Orhan UYSAL eve feryat figan "Babamız öldü" diye ağlayarak gelir. Babaannem öğretmen olan dedemin öldüğünü sanar. Gerçeği öğrenince babamı iyice haşlar.

10 Kasım 1953 yılında Atatürk'ün naaşını Etnoğrafya müzesinden alıp, Anıtkabir'e taşıyan Harp Okulu son sınıf öğrencilerinden biridir babam. Bu anısını hiç bir zaman unutmamıştır.

6 Kasım 2014 Perşembe

KAR YAĞDI TEPELERE

Kar yağdı tepelere renk geldi gecelere
Tabiat beyazlandı,tat geldi hecelere
Yazın sıcak günleri ,şimdi yanan alevde
Çoluk çocuk ebeveyn mutlluk var her evde

Nice yıllar bekletti lapa,lapa yağan kar
Şimdi her ağacın üstünde bembeyaz bir yorgan var

Hayaller kuruyorum penceremin önünde
Mutluluktan ölüyorum bembeyaz kış gününde

Sobanın üzerinde kaynıyor çay güğümü
Kedim bile biliyor o kızı sevdiğimi

Bazen açıp pencereyi sesleniyorum ona
Haydi bizde çıkalım etraf çekmeden dona
Kar topu oynayalım yuvarlanalım karda
Nasıl olsa geçecek bu kış gönlüm hovarda

Orhan UYSAL

23 Ekim 2014 Perşembe

HESAP VERİYORUM -17-

ASKERİ OKULA GİDİYORUM :

Lise son sınıfta edebiyat kolunda başarılı bir öğrenci iken birinci dönem sonunda askeri okulların yeni talebe isteğini duyduk. Ben, Erdoğan Yurdakul ve İhsan Kütahyalı maddi koşullarımızın zayıflığı, benden sonra 4 kardeşimin bulunması bizi buna başvurmaya itti.

Biz üç kişi Ankara’ya muayenelere geldik. Üçüncü sınıf bir otelde kaldık. Ankara’yı hiç bilmiyorduk. Mevsimin en soğuk, şiddetli ayaz, -32 C sıcaklık bize hiç de iyi gelmedi. Otelde soba sadece salonda yanıyordu. Soyunup yatmak bile problemdi. Yemeği Bentderesi'nde bir lokantada kuru fasulye-pilav ile geçiştiriyorduk. Ben o zaman sigara da içiyordum.

Bugün harp okulu içinde kalan Mevki Hastanesine sabah troleybüs ile bakanlıklara gidip, sonra yarım saat yürüyorduk. Uzun kuyruklarda bekliyorduk. Benim ve Erdoğan için olumlu oldu sonuçlar ; İhsan ise hipermetrop olduğundan elendi.

Şube kanalı ile müracaatımızı Kuleli ve Maltepe Askeri liselerine gönderdik. Gelen yanıtda zayıf olmaması kuralına yalnızca ben uyuyordum. Bu durumda tek başıma gitmek istemedim. Ben de vazgeçtiğimi babamlara söyledim. Gece yatak odalarında konuşmalarını bitişikten duydum. Annem “Madem ki girmeyecekti niye bize o kadar masraf yaptırdı.” diyerek beni kınıyordu. Bu söz o kadar ağırıma gitti ki ertesi gün gitmeye karar verdiğimi söyledim.

Ankara’ya giderken verdikleri 20 TL dönerken yetmemiş, İstanbul’a giderken 40 TL istemiş ve sevinçle almıştım. Bu kadar uzun bir yolculuğu ilk kez yaparak İstanbul’a geldim. Sirkeci de Şark otelinde bir gece kaldım. Amacım tekrar Çorum’a dönmekti.

Ertesi gün okula Çengelköy’e gittim. İskeleden sonra bir yokuşun sonunda okulun nizamiyesinde benim müracaat kağıtlarımı aldılar ve beni aynı gün sınıfa soktular. Ben şaşkındım. Girdiğim bu okuldan gene ilk fırsatta geri dönebileceğimi sanıyordum. Ne var ki geri dönülemez bir nehre girmiş , askerlik hayatım başlamıştı. 

1 Ekim 2014 Çarşamba

100 SORUDA BRİÇ -2-

SORU 2  BRİÇ OYUNU  KURALLARI NELERDİR?
             ______________________________
   
      Hem rober briç hem de  turnuva bricinin  kuralları   Londra'daki 
     Portlanä  Cluâ  ve Amerika uluslararası yasa  komisyonu  tarafinda
     ortaklaşá vazedilir. Bu gün uygulanan kurallar 1963 yılında konulmuş 
     1985 yılında değişime ugrayarak  halihazırda uygulanmaktadır.

     -Kağıt  dağıtılırken :  Bir kart görülürse  yeniden  dağıtılır. Eski
     yasalar  onörlerden biri görülürse şeklinde idi.

     -Artırma safhasında: Bir oyuncu artırma bittikten sonra konuşmaların 
     tekrarını isteyebilir. Bu isteme hakkı defans oyuncuları  için kağıt
     çekildikten  sonra sona erer. Deklereci için yere kağıt açılınca sona 
     erer.

     -Artırma safhasında bir kartın görünmesi :  Onludan küçük bir  kağıt 
     kazara görülürse yani onu çıkmak niyeti olmaksızın açılırsa artırma 
     sona  erinceye kadar öyle bırakılır. Fakat konuşmalar bitince tekrar 
     ele alınır.

      Ancak  bir  oyuncu artırma bitmeden çıkış yapmaya  kalkışıp  veya 
     önör  seviyesinde bir kağıdı gosterip veya yüzü  görülecek  şekilde 
     elinden düşürürse ortağı bir tur için pas geçmek zorundadır.

     -Bir   konuşmayı   pas  dahil  değiştirme  (bir  solukta)   olursa
     gecerlidir. Eğer bir konuşma daha geç , fakat sonraki oyuncu konuşmadan 
     yapılırsa  ,bir usulsüzlük sayılır.Ortağı konuşmaların sonuna  kadar 
     pas geçmek zorundadir.Ayrıca bir oyuncunun ortağı savunma yapıyorsa  
     bir kartı çıkamaz.

      -Yetersiz konuşma: Bir konuşma sonraki oyuncunun dikkati çekilmeden 
     yapılmışsa affedilir. Yoksa  böyle bir konuşma ya pas demekle  veya 
     yeterli konuşmayı yaptırmakla düzeltilir.

                 GUNEY         BATI            KUZEY     DOĞU
                 3 PIK              2 KOR         4 PIK           PAS

     Bir   örnekte  kuzey  konuşmayı  ikaz  edilmeden   sürdürdüğü   için 
     affedilir.Eger kuzey pas gecmis olsaydı :

     -4.kör  demekle  veya  pas  demekle düzeltilmesi  gerekirdi  ki  bir 
     durumda ortağı sonuna kadar pas demeye zorunlu olurdu.  Eğer  doğu-
     batı savunmada ise doğu belirli bir rengi cikmaktan men edilir.
     -Başka bir yasal olmayan konuşma yaparsa:

             GUNEY            BATI          KUZEY       DOĞU
             PAS                        -                       -          PAS

     -Iki  oyuncularında  konuşmaları bitmeden PAS demişse  batı  sırası 
     geldiğinde  konuşmayı  sürdürür  ve doğu bir  tur  için  PAS  demek 
     zorunda kalır.

               GUNEY           BATI           KUZEY         DOĞU
               1.PIK               2.KOR          -                   PAS

      Burada   doğu   konuşma  sırası  sağındaki  rakipte   iken   , pas 
     geçmistir. Konuşma  sırası  kuzeye  geçer ve doğu bir  tur  için  pas 
     geçmek zorundadır.

                GUNEY         BATI           KUZEY           DOĞU
                3.TRFL             -                       -                 PAS

      Bir  defa doğu, konuşma sırası ortağında iken PAS geçmiştir. Bir  açış 
     bir  cezayı gerektiren usülsüzlüktür. Bir kere doğu sonuna kadar PAS 
     demek  zorundadır.İkincisi  batı  sıra  kendisine  geldiğinde   PAS 
     diyebilir.Bir    konuşma   yapabilir.Fakat   KONTUR veya   SURKONTUR
     diyemez.  Eğer  batı  pas  geçer ve daha sonra  ilk  çıkışı  yapmak 
     zorunda    kalırsa   ;Dekleran   belirli   bir   rengin    cıkışını
     isteyebilir veya yasaklayabilir.

      -Sırasız bir konuşma nasıl cezalandırılır:


                 GUNEY         BATI         KUZEY        DOĞU
                [dagitan]             -                      -           1.KÖR

        Bir kimse konuşmadan yapılan sırasız bir konuşmadır. Konuşma sırası 
     güneye gecer.Bir durumda batı oyun sonuna kadar PAS geçmek zorundadır.
    
       Sırasız KONTR VEYA SURKONTR:

     -Uygulanacak  ceza  konuşma sırasının ortakta veya sağdaki  rakipte 
     olmasına göre değişir.              

         GUNEY        BATI         KUZEY          DOĞU
         3.PİK                 -                 -                 KONTR

      Doğu  konuşma  sırası ortağında iken kontur  çekmiştir.Batı  sonuna 
     kadar   pas   demek   zorundadır.Doğunun   kontur   söyleme   hakkı 
     kaldırılır. Eğer  ilk çıkışı batı yapacak ise,dekleraî  belirli  bir 
     renkten çıkış yapmaya kendini zorlayabilir veya menedebilir.

           GUNEY           BATI      KUZEY          DOĞU
           3.PIK                 PAS            -               KONTR

      Doğu konuşma sırası sağındaki rakipte iken kontur demiştir.

      Kuzey  pas geçerse kontur tekrar etmek zorundadır. Kuzey  konuşursa 
     doğu  yasal bir  konuşma yapabilir. Eğer ilk çıkışı  batı  yapacaksa 
     dekleran belirli bir renkten çıkmasını isteyebilir.   Yasal olmayan 
     bir kontur çekilmişse :

             GUNEY           BATI             KUZEY       DOĞU
              3.KOR           KONTR            PAS         KONTR
    
      Doğu  Yasal  olmayan  konturu yerine yasal bir  konuşma  yapabilir
     veya  pas geçebilir. Örneğin  yasal bir konuşma yapıp  3.PİK  derse 
     ortağı sonuna kadar pas geçmek zorundadır.Batı ilk çıkışı yapacaksa 
     kontur  çektiği rengi yani kör çıkışını men edebilir. Eğer  doğu  pas 
     geçerse batı yine sonuna kadar pas geçmek zorundadır.
     Kontr`sa  iptal   edebilir  ve  belirli  bir   renkten   çıkması 
     istenebilir.
              
                GUNEY          BATI        KUZEY          DOĞU
                1.SA                2.TREFL   PAS              KONTR
     
     Bir dikkatsizlik sonucu yapılan usülsüzlüktür .Doğu yasal bir konuşma 
     yapabilir. Batı bir sonraki turda pas geçmek zorundadır.

         OYUN SAFHASI:
     
      YERIN STATUSU: (Oynayan elin ortağının yasal olan hakları):
     
      -Yanlış   elden   oynamak  gibi  bir  usülsüzlüğü   önlemek   için 
     karışabilir.
     -Bir   usülsüzlük  oldugunda   Yasal  olan  durumu  anlatır. Örneğin 
     rakiplerdeî  birinin sırasız cıkışına : (Haklarınızı biliyormusunuz) 
     diye  sorabilir.Ancak  yer  ortağının eline  veya  davet  edilmeden 
     rakiplerden birinin eline bakarsa bu hakkını kaybeder.

     -OYNANMIŞ SAYILAN KAĞIT:

    -Defans oyuncularından biri tarafından yüzünü görebilecegi  şekilde 
     ortağına gösterilen kağıt oynanmış sayılır.Dekleran tarafindan yüzü 
     görülecek  şekilde tutulan, masaya değdirilen veya yaklaştırılan bir 
     kağıt  oynanmış sayılır.Yerden oynanacak kağıt  tutulduğu  anda,ona 
     dokunulduğunda oynanmış sayılır.

       -CEZALI KAĞIT:

      -Defans   oyuncuları   tarafindan oyunun  normal   seyri   dışında 
     gosterilen  her  kağıt (CEZALI KAĞIT) sayılır.Dekleran  veya  yerin 
     hicbir kağıdı cezalı olmaz.

      -Cezalı kağıt, yüzü  yukarda olarak masanın üstüne  bırakılır. Ancak 
     normal sırası geldiğinde oyuna sokulur. El cezalı kağıdın ortağında 
     ise,cezalı   kağıdın   renginden   oynamaktan  alıkonulabilir  veya 
     zorlanabilir.


        SIRASIZ AÇILIŞ:

      -Dekleran açılışı kabul edebilir bir takdirde yerin kagitları hemen 
     acilir.(Eğer  dekleran yanlışlıkla kendi elini acarsa ) hatalı çıkış 
     kesin olarak  kabul edilir. Eğer dekleran cıkışın  geri  alınmasını 
     isterse :
      -Rakibin   ï  renkten  bir  karô  çıkmasını  kabul   ederse   ceza 
     kaldırılır.

      -Bir  kartın  cezalı olarak masada kalmasını ortağından  baská  bir 
     kağıdın  açılmasını  emredebilir veya bir rengin başka bir  kağıdının 
     açılmasını kabul edebilir.

        BRİÇ ADABI:
    
 Briç   oyununun  çok nezih bir oyun olduğunu bilerek oyunun nezaketini bozacak her türlü davranıştan kaçınılmak BRİÇ OYUNUNUN ANA İLKESİDİR. Ses tonunun derecesine göre yükseltmek,düşündükten  sonra pas    geçmek, bir   kağıdı   verirken onorü   elinde   imişcesine duraklamak, yüzünde  memnunluk  ve  hoşnutsuzluk  durumunu  gösterir ifadeler  göstermek,ortağına sert ve kırıcı şekilde  konuşmak BRİÇ ADABINA aykırı davranışlar sayılır.
     

14 Eylül 2014 Pazar

HESAP VERİYORUM -16-

Ortaokulun bitiminden sonraki lise öğrenciliğimi daha istikrarlı olarak sürdürdüm. En iyi arkadaşım Erdoğan Yurdakul’du. Babası benim gibi emekli öğretmendi. Maddi koşulları benden de zayıftı. Kiralık bir evde en kötü koşullarda okula devam etme çabasındaydı. Onunla birlikte Attila Bozdoğan, Elvan Güneş, Memduh Şahin,Turgut Veldet benim arkadaş çevremi oluşturuyordu. Düzenli olarak okula gidiyor ve okuma alışkanlığımı daha ciddi eserlerle sürdürüyordum. Edebiyat derslerinde bilhassa başarılı idim. Edebiyat ve eleştiride benimle çok az kişi yarışabilirdi.

Merzifon ve dışarıdan gelen öğrenciler de vardı. Okuma tutkusu olan Ergun Göze onlardan biriydi. Sol fikirlerinden dolayı ondan şüphelenilirdi. Bugün kü sağcı çizgisini aklım almıyor. En başarılı öğrenci Metin Leblebici idi. Matematikte öğretmenle yarışır, iki dili (Fransızca ve İngilizce) çok güzel konuşur ve tüm derslerden 10 alan bir süper talebeydi. Teknik Üniversiteyi kazanmasına karşın Deniz Ticareti seçip kaptan oldu.Dönemin en güzel kızı Güner ile evlendi. Bugün genel müdür. Sadık Kakaç ise ikinciliği lise boyunca bırakmadı. Çok çalışkan ve düzenli bir öğrenciydi. Lise müdürünün kızı ile evlendi. Profesör olma başarısını gösterdi. Samsun’dan birinci olarak liseye gelen Abidin Kumbasar başta biraz bocaladı. Sonra uyum sağladı ve tıp fakültesini bitirip professor oldu. Süheyl Elbir de başarılı bir öğrenci olarak Çorum’un yetiştirdiği değerlerdendir.

Talebeliğin tadını almaya o dönemde başlamıştım.

8 Eylül 2014 Pazartesi

100 SORUDA BRİÇ? SORU 1

SORU 1: BRİÇ OYUNU NASIL BİR OYUNDUR?

Briç diğer kağıt oyunları gibi basit bir eğlence aracı olmaktan çok; insanın bütün yeteneklerinin gelişmesine yardımcı olan bir zeka ve bellek oyunudur. Briçde bir oyunun tamaminin 7,5  dakikada tamamlanması kural gereğidir.  Bu açıdan düşünülürse bir el için düşünme süresi yarım dakika yapar ki bu süre içinde bütün olasılıkları düşünüp bir sonuca varmak zorunludur. 

Briç oyunu insan psikolojisini en iyi şekilde yansıtan bir oyundur. İnsanın oyun masasındaki davranışları kişiliklerini en iyi şekilde yansıtan deney alanıdır. Briç oyunu bir fikir geliştirme ve zeka oyunudur. Bu bakımdan yaşlı insanlarda erken bunamayı önleyen bir paratoner görevi yapar.

BRİÇ oyununun toplumsal açıdan da üstünlükleri tartışılmaz bir gerçektir. Briç masasındaki arkadaşlık başka oyunlarda ki olana benzemez. Cemal Gürsel  bir bakan ismi düşünürken ilk aklına gelen Hayri Mumcuoğlu olmuştur. Hayri Mumcuoğlu paşanın briç arkadaşıydı.

 Briç  sağlık açısından önemli bir oyundur. Briç insanlar için bir deşarj ve rahatlama sağlaması bakımından; stresin verdiği gerilimi önlemekte ve sinirlerin yatışmasına neden olmaktadır. 

İMAMIN KAYIĞI

                            İmamın kayığı hazır dururdu

                                 Gelip te içinden geçecekleri

                                 Alacak defterine yazardı her yıl

                                 Ölüpte içine girecekleri

                                 Bakar dı korkarak yoldan geçenler

                                  Ecel şerbetini erken içenler

                                  Ona girecekler kefen biçenler

                                  Hesabı hiç şaşmaz sıra gelince

                                  Yavaş yavaş geçer her omuzlardan

                                  Devamlı yol alır hiç usanmadan

                                 Arkasından kopar feryad-ı figan

                                 Böyle emrediyor ulu yaradan

                                 Ölünün namazı kılındığında

                                 Iskatı,helvası dağıtıldığında

                                 Kırkı yapılıp ta acılar soğuduğunda

                                Gene beklerim der imam kayığı.


                                                             Orhan Uysal  

6 Temmuz 2014 Pazar

HESAP VERİYORUM -15-

İLK ÇOCUKLUK AŞKIM :

Ablamın evlenmesi orta üçün ikinci yılında okuduğum yıllarda oldu. Ablama gelen Çorum’un manifaturacılarından Yaşar ağa oğlu Zeki Çetin’e ablamı görücü usulü ile istediler. Eniştemin üç kız kardeşi vardı. Ortancası Mukadder orta birde okuyordu. İlk bakışta içimden gelen bilmediğim bazı coşkuya benzer hisler onun ilk aşkım olduğuna beni inandırdı. Tatilde ikmale kaldığı için ders veriyordum. Annem arada bir bizi control ederdi. Ben aşkımı hiç anlatabilme cesaretine sahip olamadım. Ben bu sırada şiirler yazıyor ve aşkımı gece boyunca ak sayfalara döküyordum. İşte bir örnek :

Dökülen bin yaprak bir rüzgarla baharda
Hatırlayıp ağlarım,düşünürüm bazanda.
Son bir tebessüm kaldı hayalimde sesinden.
Bir nebze tatabilsem o sıcak nefesinden.

Sokakları doldurur neşeli kahkahalar
Geçerken mahlleden başörtülü genç kızlar.
Her birinin yüzünde tatlı bir tebessüm var.
Hepsinin gözlerinde sanki bir alev yanar.

Kimi güler açılır baharın nesiminde.
Bir çoğu gençliğinin en ateşli deminde.
Tatlı bir tebessümle yakıyorlar kalpleri.
Geçerken Çormlu kızlar sabah saatleri.

O zamanki şiirlerimden iki defter kalmış. *  
Bugünün şiir olarak bir değeri olduğunu zannetmiyorum. Ne varki o dönemden kalan güzel bir hatıra.
Halkevinin kütüphanesi bizim uğrak yerimizdi. Orada ilk beğendiğim kitaplar Ömer Seyfettin kitaplarıydı. Sait maden ile kitapları paylaşarak okumaya başladım. Bana hayatım boyunca en yakın arkadaşım ve rehberim oldular. Halkevleri o zaman çoçukların eğitilmesine yardımcı olmak açısından çok başarılı ve ülkeye kıymetler kazandıran kurumlardı. Müzüik kolunu Sadi Leblebici, Spor kolunu İhsan Tombuş, tiyatro kolunu bir lise öğrencisi çalıştırırdı. Pinpon masaları, basket sahaları, müzecilik kolu vardı.
Ne yazık ki Demokrat Parti CHP ile içiçe olmasını gerekçe göstererek bu kurumları kapattırdı. Yerine yeni kurumlar kurulamadı. Gençleri kahve köşesine mahkum eden bir anlayışın ürünüdür.
Köy Enstitüleri ve Halkevlerinin kapatılması yeri doldurulamaz sonuçlara yol açtı. Demokrat Partinin kömünizm korkusu, halkın bilinçlenmesinden korkması ve bağnazlığa sahip çıkması,  çıkarlarını halkın eğitimsizliğinde görmesi neden olmuştur. Günümüzde halen bu anlayış sürmektedir.

Babamla yıllar sonar Çıkrık köyüne gittiğimde şu gerçeği bir kez daha gözümle gördüm ki bu okulların olduğu dönemde yetişen en az 50-60 öğretmen ve aydın varken sonraki 15 yılda 3-5 kişi dışında yetişen kişi olmamıştır.

* Bu defterden şiirleri blog sayfalarında bulabilirsiniz

16 Haziran 2014 Pazartesi

9 Mart 2014 Pazar

Hesap Veriyorum -14-

YÜRÜME REKORU KIRDIĞIMIZ GERİ DÖNÜŞ :

Tren yolundan akşama ragmen yürüyerek Çorum’a ulşamak amacıyla yola çıktık. Gece trenlerinden kaçarak Balışeyhe kadar gelebildik. Gene kaçak bir tren yolculuğu ile Çerikli’ye geldik. Hiç durmaksızın gece ve gündüz yolculukla ertesi günü Yeniköy’e ulaştık. Orada bir gece handa yatıp sabah hareketle Çorum’a geldik. Amacımız para tedarik edip tekrar kaçış planı yaparak kaçmaktı. Bugün yeri tam olarak bilemediğim eskiden tabkhanenin bulunduğu yoncalıkta bizi komşumuz İhsan Kalelioğlu gördü. Bize yaklaşıp bir baba şefkatiyle beni kucakladı. Benim ailedeki korkumun nedenini bildiği için, babamın beni çok aradığını, eve birlikte gideceğimizi ve beni döverlerse buna kesinlikle müsade etmeyeceğine beni inandırdı.

Arkadaşımın sorununu da halledeceğini söyleyerek bizi eve getirdi. Babam ve annem hiç bir şey demediler. İki gün hiç uyanmadan uyudum. Uzun sure okuldan uzak kalmıştım. Bu kaçışla okulunda bir meslek edinme aracı olduğunu ve hayatın bir sürü güçlüğü olduğunu yaşayarak öğrenmiş oldum. Ataların “Bir musibet bin nasihattan iyidir” sözü bu duruma tam uyuyordu. Okula tekrar başladım. Sanki bir kahramanlık yapmışız gibi herkes bizim maceralarımızı konuşuyordu.Ben yeni bir azimle derslerime sarıldım. Okulun bitmesine bir ay vardı. Buna karşın ikmale kalmayı başararak yeni bir rekor kırdım. Bugün kırık karneden intihar eden çocukların aile içinde problemlerini çözememekten kaynaklandığına inanıyorum.

Bugünün aile yapısı eski otoriter yapıdan çok farklı olsa da doğan yeni problemlerin aile içinde çözülmesi önemlidir. Aile ve okulda dayakla yapılan eğitimin tamamen karşısındayım. Dayak insanı alçaltıcı ve verdiği acı yanında çocukların pasif olarak yetişmesi rizikosunu taşıyan bir eğitim sistemidir. Bugün bile gerek ailelerde gerekse okul ve askerlikte temel esas olması geriliğimiz ve yetersizliğimizin bir kanıtıdır. Ben çocuklarımı pek az bu araca başvurarak eğitdiğim kanısındayım.

12 Ocak 2014 Pazar