İrkilerek uyanıyorum
Seksenlerden kaldı bu huyum
Nerdeyim,nerdeyim?
Kah Tahran'da bir otel odası,
Kah Riyad'da bir motel
Kah Sarıyer'de yalnız evim
Göçebeyim.
Nadiren yanımda horlayan eşim
Evimdeyim.
Hakan UYSAL 2014
21 Aralık 2014 Pazar
9 Kasım 2014 Pazar
Bir 10 Kasım Anısı
10 Kasım 1938 günü Orhan UYSAL ilkokuldadır. Ölüm haberi bütün Türkiye gibi onun okulunda da büyük üzüntü yaratır.
Babam Orhan UYSAL eve feryat figan "Babamız öldü" diye ağlayarak gelir. Babaannem öğretmen olan dedemin öldüğünü sanar. Gerçeği öğrenince babamı iyice haşlar.
10 Kasım 1953 yılında Atatürk'ün naaşını Etnoğrafya müzesinden alıp, Anıtkabir'e taşıyan Harp Okulu son sınıf öğrencilerinden biridir babam. Bu anısını hiç bir zaman unutmamıştır.
6 Kasım 2014 Perşembe
KAR YAĞDI TEPELERE
Kar yağdı tepelere renk geldi gecelere
Tabiat beyazlandı,tat geldi hecelere
Yazın sıcak günleri ,şimdi yanan alevde
Yazın sıcak günleri ,şimdi yanan alevde
Çoluk
çocuk ebeveyn mutlluk var her evde
Nice yıllar bekletti lapa,lapa yağan kar
Şimdi her ağacın üstünde bembeyaz bir yorgan var
Hayaller kuruyorum penceremin önünde
Mutluluktan ölüyorum bembeyaz kış gününde
Sobanın üzerinde kaynıyor çay güğümü
Kedim
bile biliyor o kızı sevdiğimi
Bazen açıp
pencereyi sesleniyorum ona
Haydi
bizde çıkalım etraf çekmeden dona
Kar
topu oynayalım yuvarlanalım karda
Nasıl
olsa geçecek bu kış gönlüm hovarda
Orhan UYSAL
23 Ekim 2014 Perşembe
HESAP VERİYORUM -17-
ASKERİ OKULA GİDİYORUM :
Lise son sınıfta edebiyat kolunda
başarılı bir öğrenci iken birinci dönem sonunda askeri okulların yeni talebe
isteğini duyduk. Ben, Erdoğan Yurdakul ve İhsan Kütahyalı maddi koşullarımızın
zayıflığı, benden sonra 4 kardeşimin bulunması bizi buna başvurmaya itti.
Biz üç kişi Ankara’ya muayenelere
geldik. Üçüncü sınıf bir otelde kaldık. Ankara’yı hiç bilmiyorduk. Mevsimin en
soğuk, şiddetli ayaz, -32 C sıcaklık bize hiç de iyi gelmedi. Otelde soba
sadece salonda yanıyordu. Soyunup yatmak bile problemdi. Yemeği Bentderesi'nde
bir lokantada kuru fasulye-pilav ile geçiştiriyorduk. Ben o zaman sigara da
içiyordum.
Bugün harp okulu içinde kalan Mevki
Hastanesine sabah troleybüs ile bakanlıklara gidip, sonra yarım saat
yürüyorduk. Uzun kuyruklarda bekliyorduk. Benim ve Erdoğan için olumlu oldu
sonuçlar ; İhsan ise hipermetrop olduğundan elendi.
Şube kanalı ile müracaatımızı Kuleli
ve Maltepe Askeri liselerine gönderdik. Gelen yanıtda zayıf olmaması kuralına
yalnızca ben uyuyordum. Bu durumda tek başıma gitmek istemedim. Ben de
vazgeçtiğimi babamlara söyledim. Gece yatak odalarında konuşmalarını bitişikten
duydum. Annem “Madem ki girmeyecekti niye bize o kadar masraf yaptırdı.”
diyerek beni kınıyordu. Bu söz o kadar ağırıma gitti ki ertesi gün gitmeye
karar verdiğimi söyledim.
Ankara’ya giderken verdikleri 20 TL
dönerken yetmemiş, İstanbul’a giderken 40 TL istemiş ve sevinçle almıştım. Bu
kadar uzun bir yolculuğu ilk kez yaparak İstanbul’a geldim. Sirkeci de Şark
otelinde bir gece kaldım. Amacım tekrar Çorum’a dönmekti.
Ertesi gün okula Çengelköy’e gittim.
İskeleden sonra bir yokuşun sonunda okulun nizamiyesinde benim müracaat
kağıtlarımı aldılar ve beni aynı gün sınıfa soktular. Ben şaşkındım. Girdiğim
bu okuldan gene ilk fırsatta geri dönebileceğimi sanıyordum. Ne var ki geri
dönülemez bir nehre girmiş , askerlik hayatım başlamıştı.
1 Ekim 2014 Çarşamba
100 SORUDA BRİÇ -2-
SORU 2 BRİÇ OYUNU KURALLARI NELERDİR?
______________________________
Hem rober briç hem de turnuva
bricinin kuralları Londra'daki
Portlanä Cluâ
ve Amerika uluslararası yasa komisyonu tarafinda
ortaklaşá vazedilir. Bu
gün uygulanan kurallar 1963 yılında konulmuş
1985 yılında değişime
ugrayarak halihazırda uygulanmaktadır.
-Kağıt
dağıtılırken : Bir kart görülürse yeniden
dağıtılır. Eski
yasalar
onörlerden biri görülürse şeklinde idi.
-Artırma
safhasında: Bir oyuncu artırma bittikten sonra konuşmaların
tekrarını isteyebilir. Bu
isteme hakkı defans oyuncuları için kağıt
çekildikten
sonra sona erer. Deklereci için yere kağıt açılınca sona
erer.
-Artırma safhasında
bir kartın görünmesi : Onludan küçük bir kağıt
kazara görülürse yani
onu çıkmak niyeti olmaksızın açılırsa artırma
sona erinceye kadar
öyle bırakılır. Fakat konuşmalar bitince tekrar
ele alınır.
Ancak bir
oyuncu artırma bitmeden çıkış yapmaya kalkışıp veya
önör seviyesinde
bir kağıdı gosterip veya yüzü görülecek şekilde
elinden düşürürse ortağı
bir tur için pas geçmek zorundadır.
-Bir konuşmayı
pas dahil değiştirme (bir solukta) olursa
gecerlidir. Eğer bir konuşma
daha geç , fakat sonraki oyuncu konuşmadan
yapılırsa ,bir usulsüzlük
sayılır.Ortağı konuşmaların sonuna kadar
pas geçmek
zorundadir.Ayrıca bir oyuncunun ortağı savunma yapıyorsa
bir kartı çıkamaz.
-Yetersiz konuşma: Bir
konuşma sonraki oyuncunun dikkati çekilmeden
yapılmışsa affedilir. Yoksa böyle bir konuşma ya pas demekle veya
yeterli konuşmayı yaptırmakla
düzeltilir.
GUNEY BATI
KUZEY DOĞU
3 PIK 2 KOR 4 PIK PAS
Bir örnekte
kuzey konuşmayı ikaz edilmeden sürdürdüğü
için
affedilir.Eger kuzey
pas gecmis olsaydı :
-4.kör demekle
veya pas demekle düzeltilmesi gerekirdi ki bir
durumda ortağı sonuna kadar
pas demeye zorunlu olurdu. Eğer doğu-
batı savunmada ise doğu
belirli bir rengi cikmaktan men edilir.
-Başka bir yasal
olmayan konuşma yaparsa:
GUNEY BATI
KUZEY DOĞU
PAS - - PAS
-Iki oyuncularında konuşmaları bitmeden PAS demişse batı sırası
geldiğinde konuşmayı
sürdürür ve doğu bir tur için PAS demek
zorunda kalır.
GUNEY BATI
KUZEY DOĞU
1.PIK 2.KOR
- PAS
Burada doğu
konuşma sırası sağındaki rakipte iken
, pas
geçmistir. Konuşma
sırası kuzeye geçer ve doğu bir tur için pas
geçmek zorundadır.
GUNEY BATI
KUZEY DOĞU
3.TRFL - - PAS
Bir defa doğu, konuşma
sırası ortağında iken PAS geçmiştir. Bir açış
bir cezayı gerektiren
usülsüzlüktür. Bir kere doğu sonuna kadar PAS
demek zorundadır.İkincisi batı sıra kendisine geldiğinde
PAS
diyebilir.Bir
konuşma yapabilir.Fakat KONTUR veya SURKONTUR
diyemez. Eğer
batı pas geçer ve daha sonra ilk çıkışı yapmak
zorunda kalırsa ;Dekleran belirli bir rengin cıkışını
isteyebilir veya
yasaklayabilir.
-Sırasız bir konuşma
nasıl cezalandırılır:
GUNEY BATI
KUZEY DOĞU
[dagitan] - - 1.KÖR
Bir kimse konuşmadan
yapılan sırasız bir konuşmadır. Konuşma sırası
güneye gecer.Bir
durumda batı oyun sonuna kadar PAS geçmek zorundadır.
Sırasız KONTR
VEYA SURKONTR:
-Uygulanacak ceza konuşma sırasının ortakta veya sağdaki rakipte
olmasına göre değişir.
GUNEY
BATI KUZEY
DOĞU
3.PİK - - KONTR
Doğu konuşma
sırası ortağında iken kontur çekmiştir.Batı sonuna
kadar pas
demek zorundadır.Doğunun kontur söyleme hakkı
kaldırılır. Eğer ilk
çıkışı batı yapacak ise,dekleraî belirli bir
renkten çıkış yapmaya
kendini zorlayabilir veya menedebilir.
GUNEY BATI KUZEY
DOĞU
3.PIK PAS - KONTR
Doğu konuşma sırası sağındaki rakipte iken kontur demiştir.
Kuzey pas
geçerse kontur tekrar etmek zorundadır. Kuzey konuşursa
doğu yasal bir
konuşma yapabilir. Eğer ilk çıkışı batı yapacaksa
dekleran belirli bir renkten
çıkmasını isteyebilir. Yasal olmayan
bir kontur çekilmişse
:
GUNEY BATI
KUZEY DOĞU
3.KOR KONTR
PAS KONTR
Doğu Yasal
olmayan konturu yerine yasal bir konuşma yapabilir
veya pas
geçebilir. Örneğin yasal bir konuşma yapıp 3.PİK derse
ortağı sonuna kadar pas
geçmek zorundadır.Batı ilk çıkışı yapacaksa
kontur çektiği rengi yani kör çıkışını men edebilir. Eğer doğu pas
geçerse batı yine sonuna
kadar pas geçmek zorundadır.
Kontr`sa iptal
edebilir ve belirli bir renkten çıkması
istenebilir.
GUNEY BATI
KUZEY DOĞU
1.SA 2.TREFL PAS KONTR
Bir dikkatsizlik sonucu
yapılan usülsüzlüktür .Doğu yasal bir konuşma
yapabilir. Batı bir
sonraki turda pas geçmek zorundadır.
OYUN
SAFHASI:
YERIN STATUSU:
(Oynayan elin ortağının yasal olan hakları):
-Yanlış elden
oynamak gibi bir usülsüzlüğü önlemek için
karışabilir.
-Bir usülsüzlük
oldugunda Yasal olan durumu anlatır. Örneğin
rakiplerdeî
birinin sırasız cıkışına : (Haklarınızı biliyormusunuz)
diye sorabilir.Ancak yer ortağının eline veya davet edilmeden
rakiplerden birinin
eline bakarsa bu hakkını kaybeder.
-OYNANMIŞ SAYILAN
KAĞIT:
-Defans oyuncularından biri tarafından yüzünü görebilecegi şekilde
ortağına gösterilen kağıt oynanmış sayılır.Dekleran tarafindan yüzü
görülecek şekilde
tutulan, masaya değdirilen veya yaklaştırılan bir
kağıt oynanmış sayılır.Yerden oynanacak kağıt tutulduğu anda,ona
dokunulduğunda
oynanmış sayılır.
-CEZALI KAĞIT:
-Defans oyuncuları tarafindan oyunun normal seyri dışında
gosterilen her kağıt (CEZALI KAĞIT) sayılır.Dekleran veya yerin
hicbir kağıdı cezalı olmaz.
-Cezalı kağıt, yüzü yukarda olarak masanın üstüne bırakılır. Ancak
normal sırası geldiğinde
oyuna sokulur. El cezalı kağıdın ortağında
ise,cezalı kağıdın renginden oynamaktan alıkonulabilir veya
zorlanabilir.
SIRASIZ
AÇILIŞ:
-Dekleran açılışı kabul edebilir bir takdirde yerin kagitları hemen
acilir.(Eğer
dekleran yanlışlıkla kendi elini acarsa ) hatalı çıkış
kesin olarak kabul edilir. Eğer dekleran cıkışın geri alınmasını
isterse :
-Rakibin ï
renkten bir karô çıkmasını kabul ederse ceza
kaldırılır.
-Bir kartın cezalı olarak masada kalmasını ortağından baská bir
kağıdın açılmasını emredebilir veya bir rengin başka bir kağıdının
açılmasını kabul edebilir.
BRİÇ ADABI:
Briç oyununun çok nezih bir oyun olduğunu bilerek oyunun nezaketini bozacak her türlü davranıştan kaçınılmak BRİÇ OYUNUNUN ANA İLKESİDİR. Ses tonunun derecesine göre yükseltmek,düşündükten sonra pas
geçmek, bir kağıdı verirken onorü elinde imişcesine duraklamak, yüzünde memnunluk ve hoşnutsuzluk durumunu gösterir ifadeler göstermek,ortağına sert ve kırıcı şekilde konuşmak BRİÇ ADABINA aykırı davranışlar sayılır.
14 Eylül 2014 Pazar
HESAP VERİYORUM -16-
Ortaokulun bitiminden sonraki lise
öğrenciliğimi daha istikrarlı olarak sürdürdüm. En iyi arkadaşım Erdoğan
Yurdakul’du. Babası benim gibi emekli öğretmendi. Maddi koşulları benden de
zayıftı. Kiralık bir evde en kötü koşullarda okula devam etme çabasındaydı.
Onunla birlikte Attila Bozdoğan, Elvan Güneş, Memduh Şahin,Turgut Veldet benim
arkadaş çevremi oluşturuyordu. Düzenli olarak okula gidiyor ve okuma
alışkanlığımı daha ciddi eserlerle sürdürüyordum. Edebiyat derslerinde bilhassa
başarılı idim. Edebiyat ve eleştiride benimle çok az kişi yarışabilirdi.
Merzifon ve dışarıdan gelen
öğrenciler de vardı. Okuma tutkusu olan Ergun Göze onlardan biriydi. Sol
fikirlerinden dolayı ondan şüphelenilirdi. Bugün kü sağcı çizgisini aklım
almıyor. En başarılı öğrenci Metin Leblebici idi. Matematikte öğretmenle
yarışır, iki dili (Fransızca ve İngilizce) çok güzel konuşur ve tüm derslerden
10 alan bir süper talebeydi. Teknik Üniversiteyi kazanmasına karşın Deniz
Ticareti seçip kaptan oldu.Dönemin en güzel kızı Güner ile evlendi. Bugün genel
müdür. Sadık Kakaç ise ikinciliği lise
boyunca bırakmadı. Çok çalışkan ve düzenli bir öğrenciydi. Lise müdürünün kızı
ile evlendi. Profesör olma başarısını gösterdi. Samsun’dan birinci olarak
liseye gelen Abidin Kumbasar başta biraz bocaladı. Sonra uyum sağladı ve tıp
fakültesini bitirip professor oldu. Süheyl Elbir de başarılı bir öğrenci olarak
Çorum’un yetiştirdiği değerlerdendir.
Talebeliğin tadını almaya o dönemde
başlamıştım.
8 Eylül 2014 Pazartesi
100 SORUDA BRİÇ? SORU 1
SORU 1: BRİÇ OYUNU NASIL BİR OYUNDUR?
Briç diğer kağıt oyunları gibi basit bir eğlence aracı olmaktan çok; insanın bütün yeteneklerinin gelişmesine yardımcı olan bir zeka ve bellek oyunudur. Briçde bir oyunun tamaminin 7,5 dakikada tamamlanması kural gereğidir. Bu açıdan düşünülürse bir el için düşünme süresi yarım dakika yapar ki bu süre içinde bütün olasılıkları düşünüp bir sonuca varmak zorunludur.
Briç oyunu insan psikolojisini en iyi şekilde yansıtan bir oyundur. İnsanın oyun masasındaki davranışları kişiliklerini en iyi şekilde yansıtan deney alanıdır. Briç oyunu bir fikir geliştirme ve zeka oyunudur. Bu bakımdan yaşlı insanlarda erken bunamayı önleyen bir paratoner görevi yapar.
BRİÇ oyununun toplumsal açıdan da üstünlükleri tartışılmaz bir gerçektir. Briç masasındaki arkadaşlık başka oyunlarda ki olana benzemez. Cemal Gürsel bir bakan ismi düşünürken ilk aklına gelen Hayri Mumcuoğlu olmuştur. Hayri Mumcuoğlu paşanın briç arkadaşıydı.
Briç sağlık açısından önemli bir oyundur. Briç insanlar için bir deşarj ve rahatlama sağlaması bakımından; stresin verdiği gerilimi önlemekte ve sinirlerin yatışmasına neden olmaktadır.
İMAMIN KAYIĞI
İmamın
kayığı hazır dururdu
Gelip te içinden geçecekleri
Alacak defterine yazardı her yıl
Ölüpte içine
girecekleri
Bakar dı korkarak yoldan geçenler
Ecel şerbetini erken içenler
Ona girecekler kefen biçenler
Hesabı hiç şaşmaz sıra gelince
Yavaş yavaş geçer her omuzlardan
Devamlı yol alır hiç usanmadan
Arkasından kopar feryad-ı figan
Böyle emrediyor ulu yaradan
Ölünün namazı kılındığında
Iskatı,helvası dağıtıldığında
Kırkı yapılıp ta acılar soğuduğunda
Gene beklerim der imam kayığı.
Orhan Uysal
6 Temmuz 2014 Pazar
HESAP VERİYORUM -15-
İLK
ÇOCUKLUK AŞKIM :
Ablamın
evlenmesi orta üçün ikinci yılında okuduğum yıllarda oldu. Ablama gelen Çorum’un
manifaturacılarından Yaşar ağa oğlu Zeki Çetin’e ablamı görücü usulü ile istediler.
Eniştemin üç kız kardeşi vardı. Ortancası Mukadder orta birde okuyordu. İlk
bakışta içimden gelen bilmediğim bazı coşkuya benzer hisler onun ilk aşkım
olduğuna beni inandırdı. Tatilde ikmale kaldığı için ders veriyordum. Annem
arada bir bizi control ederdi. Ben aşkımı hiç anlatabilme cesaretine sahip
olamadım. Ben bu sırada şiirler yazıyor ve aşkımı gece boyunca ak sayfalara
döküyordum. İşte bir örnek :
Dökülen
bin yaprak bir rüzgarla baharda
Hatırlayıp
ağlarım,düşünürüm bazanda.
Son bir
tebessüm kaldı hayalimde sesinden.
Bir nebze
tatabilsem o sıcak nefesinden.
Sokakları
doldurur neşeli kahkahalar
Geçerken
mahlleden başörtülü genç kızlar.
Her
birinin yüzünde tatlı bir tebessüm var.
Hepsinin
gözlerinde sanki bir alev yanar.
Kimi güler
açılır baharın nesiminde.
Bir çoğu
gençliğinin en ateşli deminde.
Tatlı bir
tebessümle yakıyorlar kalpleri.
Geçerken
Çormlu kızlar sabah saatleri.
O zamanki şiirlerimden iki defter kalmış. *
Bugünün şiir olarak bir değeri olduğunu
zannetmiyorum. Ne varki o dönemden kalan güzel bir hatıra.
Halkevinin
kütüphanesi bizim uğrak yerimizdi. Orada ilk beğendiğim kitaplar Ömer Seyfettin
kitaplarıydı. Sait maden ile kitapları paylaşarak okumaya başladım. Bana
hayatım boyunca en yakın arkadaşım ve rehberim oldular. Halkevleri o zaman
çoçukların eğitilmesine yardımcı olmak açısından çok başarılı ve ülkeye kıymetler
kazandıran kurumlardı. Müzüik kolunu Sadi Leblebici, Spor kolunu İhsan Tombuş,
tiyatro kolunu bir lise öğrencisi çalıştırırdı. Pinpon masaları, basket
sahaları, müzecilik kolu vardı.
Ne yazık
ki Demokrat Parti CHP ile içiçe olmasını gerekçe göstererek bu kurumları
kapattırdı. Yerine yeni kurumlar kurulamadı. Gençleri kahve köşesine mahkum
eden bir anlayışın ürünüdür.
Köy
Enstitüleri ve Halkevlerinin kapatılması yeri doldurulamaz sonuçlara yol açtı.
Demokrat Partinin kömünizm korkusu, halkın bilinçlenmesinden korkması ve
bağnazlığa sahip çıkması, çıkarlarını
halkın eğitimsizliğinde görmesi neden olmuştur. Günümüzde halen bu anlayış
sürmektedir.
Babamla
yıllar sonar Çıkrık köyüne gittiğimde şu gerçeği bir kez daha gözümle gördüm ki
bu okulların olduğu dönemde yetişen en az 50-60 öğretmen ve aydın varken
sonraki 15 yılda 3-5 kişi dışında yetişen kişi olmamıştır.
* Bu defterden şiirleri blog sayfalarında bulabilirsiniz
* Bu defterden şiirleri blog sayfalarında bulabilirsiniz
Etiketler:
Aşk,
Çıkrık,
Halkevleri,
Hesap Veriyorum,
Köy Enstitüleri,
Şiir Defteri
16 Haziran 2014 Pazartesi
9 Mart 2014 Pazar
Hesap Veriyorum -14-
YÜRÜME
REKORU KIRDIĞIMIZ GERİ DÖNÜŞ :
Tren
yolundan akşama ragmen yürüyerek Çorum’a ulşamak amacıyla yola çıktık. Gece
trenlerinden kaçarak Balışeyhe kadar gelebildik. Gene kaçak bir tren yolculuğu
ile Çerikli’ye geldik. Hiç durmaksızın gece ve gündüz yolculukla ertesi günü
Yeniköy’e ulaştık. Orada bir gece handa yatıp sabah hareketle Çorum’a geldik.
Amacımız para tedarik edip tekrar kaçış planı yaparak kaçmaktı. Bugün yeri tam
olarak bilemediğim eskiden tabkhanenin bulunduğu yoncalıkta bizi komşumuz İhsan
Kalelioğlu gördü. Bize yaklaşıp bir baba şefkatiyle beni kucakladı. Benim
ailedeki korkumun nedenini bildiği için, babamın beni çok aradığını, eve
birlikte gideceğimizi ve beni döverlerse buna kesinlikle müsade etmeyeceğine
beni inandırdı.
Arkadaşımın
sorununu da halledeceğini söyleyerek bizi eve getirdi. Babam ve annem hiç bir
şey demediler. İki gün hiç uyanmadan uyudum. Uzun sure okuldan uzak kalmıştım.
Bu kaçışla okulunda bir meslek edinme aracı olduğunu ve hayatın bir sürü
güçlüğü olduğunu yaşayarak öğrenmiş oldum. Ataların “Bir musibet bin nasihattan
iyidir” sözü bu duruma tam uyuyordu. Okula tekrar başladım. Sanki bir
kahramanlık yapmışız gibi herkes bizim maceralarımızı konuşuyordu.Ben yeni bir
azimle derslerime sarıldım. Okulun bitmesine bir ay vardı. Buna karşın ikmale
kalmayı başararak yeni bir rekor kırdım. Bugün kırık karneden intihar eden
çocukların aile içinde problemlerini çözememekten kaynaklandığına inanıyorum.
Etiketler:
Dayak,
Evden Kaçış,
Hesap Veriyorum,
Terbiye
12 Ocak 2014 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)