ZELZELE ve KORKUSU:
O yıllarda üst üste Çorum’u yerinden
oynatan yer sarsıntıları oldu. Bizim ev iki katlı ahşap bir yapıydı. İlk
sarsıntıda hepimiz yandaki komşunun arsasına kaçtık. Metin çok küçüktü. İçeride
birinin feryadından Uğur’un beşikte kaldığını anımsadık. Annem içeri girip geri
çıkarttı. Bu korku babamın bizden uzakta olmasının verdiği şaşkınlıktandı. Bu
olaydan sonra yer sarsıntıları aralıksız bir hafta sürdü. Artık panik
halindeydik. Annem babamın emekliliğini isteyip yanımızda olmasını istedi. Bu
nedenle babam 30 senesini doldurmadan emekli oldu. Bu konunun ve bilhassa 30
yılını dolduranların aldığı ikramiyeyi kendisinin alamaması babamı çok üzmüştü.
Buna beni de bir yerde sebep olarak görür, “Senin yüzünden erken
ayrıldım,ikramiyemi alamadım” diyerek beni de suçlardı.
Babamın gelmesi evdeki korkutucu
otoritenin geri gelmesi demekti. Artık özgürlük devri son buluyordu. İlk iş
Nihat’la olan arkadaşlığımızı yasaklaması oldu. “Bir daha seni o çocukla
görürsem öldürürüm” dedi. Ben gene gizli, gizli ilişkimi sürdürüyordum. Bir gün
parkta birlikte yakaladı. Beni eski günlerdeki gibi eşek sudan gelene kadar
patakladı.
EVDEN KAÇIYORUM:
Üçüncü sınıfta derslerim pek iyi
değildi. Arkadaş çevrem de hep yaramazlardan oluşuyordu. İlk karnemde 8 zayıfım
vardı. Bu karneyi eve götürüp babama göstermeme imkan yoktu. 3 leri 8 yaparak 3
zayıflı bir karne haline getirdim, gene de pek sevinmedi. Nihat’la olan arkadaşlığım
devam ediyordu. Bir gün icracının oğlu Namık bu arkadaşın sevdiği kıza
asılmıştı. Biz de onu dövmeğe karar verdik. Aradık okulun bir altında olan
evindeydi. Dışarı çıkartıp dövdük. Annesi ve valinin karısı okula durumu
bildirdiler. Biz o gün okula gitmedik. Ertesi günü bizi disiplin kuruluna
verdiler ve üç gün okuldan uzaklaştırdılar.
Bir neden de karnemin okula teslim
edilemez durumuydu. Müdür Niyazi bey her gün “Karneni getirmeden okula sokmam”
diyordu. Ayrıca okulun bir avizesini de kırmıştım. Bunun ödenmesi ise babamın
dayağı demekti. Evden kaçmam için yeterli nedenler vardı.
Bir arkadaş arıyordum onu da
kandırıp kaçmaya ikna ettim. Rafet Doğan adlı sanat okulu öğrencisiydi kaçış
arkadaşım. Babası Çerkez Rıfat da bu arkadaşımın kaçmasının nedeniydi. Kaçmaya
karar vererek Çarşamba gününü kararlaştırdık ve o gün babamın tahsilât için
erkenden hayvan pazarına gitmesi yastığın altına sakladığını bildiğim
paralarını alamadan evden çıkmama neden oldu.
Arkadaşım 20 TL.si ile benim
bulabildiğim 10 TL. ile kaçış için maddi imkanlarımızın az olmasına rağmen
kararımızı gerçekleştirdik. Bir plan yaptık önce Rafet’lerin eski tanıdığı
Balyakup köyüne gitmeye kararlaştırdık. Çorum’un doğusunda Karadağ’ın eteğinde
olan bu köy Çorum’a 6-8 saat çekiyordu. Akşama doğru köye varabildik. Fakir bir
Çerkez köyü olmasına karşın bizi büyük misafir karşılar gibi ağırladılar.
Rafet’in bu köylü olmasının bunda büyük etkisi oldu sanırım. Bize şehirde olan
bitenleri soruyorlar bizde profesör gibi yanıtlıyorduk. Bana ayrıca türkü
söylettiler, sesim güzeldi. Ne var ki söylediğim şarkılardan pek hoşlanmadılar
sanırım. Kızların da olduğu toplu oyunlar oynadık.
O gece yatıp ertesi sabah Çıkrık
köyüne gittik. Bir gece de orada kaldık ve ardından Kışlacık köyüne gittik.
Enstitü mezunu babamın eski talebesi Şakir bey bizi çok iyi karşıladı.
Köylülerle enstitünün verdiği eğitimi hayata geçirmeye çalışıyordu. Başarılı ve
idealist bir öğretmen havasındaydı.
Maarif müdürünün teftişe geleceğini
duyunca huzursuz olduk ve ertesi gün Mecitözü kasabasına gittik. Rafet orada
tanınabilirdi. Gece bir köyde kalıp tekrar Çorum’a döndük. Çorum’dan günde bir
otobüs kalkar ve Çerikli istasyonuna gider. Gece orada sabahlanır ve ertesi
sabah altıda kalkan trenle Ankara’ya gidilirdi. Aynı yolu izleyip Ankara yerine
yolda Kırıkkale’de trenden indik. Fabrikaya girip çalışma hayalleri kuruyorduk.
Fabrika yanındaki çayırda otururken geçen bir işçiye derdimizi anlattık.
Yaşımızı 14 dedik. Velilerin izni, nüfus cüzdanı olmadan işe alınmayacağımızı,
evden kaçmış olduğumuzun hemen anlaşıldığını, polis görürse ailemize teslim
edileceğimizi anlattı. Bu durumda mecburen Çorum’a dönmeye karar verdik.