24 Temmuz 2011 Pazar

HESAP VERİYORUM -9-

Çıkrıkta, annemde gelince bir köy evine Mustafa amcaların evine taşındık. Oğlu Hamdi sınıf arkadaşımdı. Türküm, doğruyumu okurken gırtlağı şişene kadar en gür sesiyle bağırırdı. Hamdi Öztürk şimdi halen öğretmenliği sürdürüyor.

Mustafa Amca çok iyi ve temiz bir insandı. Hamdi’nin Huriye adlı bir ablası vardı. Köylü çocuklarla iyi arkadaştım. Ekşili ninenin oğlu İbrahim, Mustafa Işıker bakkalın oğlu Mehmet Ali, Ömer yakın arkadaşlarımdı.

Köyün en enteresan adamı Hüseyin dedeydi. İki büklüm kamburdu. Köyün kamburu ve en çalışkan adamıydı. Ona şöyle derlerdi:

- Dede gönlün nede?
- Ebende yavrum ebende.

Babama anılarını anlatırdı. İlk köye geldiğinde bir taş yastıktan başlayıp köyün en zengin adamı olmuş ki bunu çalışması yani emeği ile yapan nadir insanlardandı. Evi Aktaş çeşmesinin yanındaki en güzel evdi. Kimsenin ayağına dokunmaması için köy yollarındaki taşları toplardı. Yardımsever bir insandı. Herkes ondan aklı sorar o da doğru yolu bilir ve söylerdi. Babam bile kendisine hayrandı. Evinin dut ağaçlarının şöhreti çoktu. Dutları yatsan ağzınla yiyebileceğin şekilde yetiştirmişti. Yaşamasını çalışmasına bağlamış köyün şüphesiz en renkli kişisiydi.

Köydeki sınıf arkadaşlarımdan Çolak Ali lakaplı Ali Eryaşar okulun en başarılı öğrencisiydi. Şimdi sayıştayda üye. Halkevleri kontejanından yatılı okulu kazandı, hukuğu bitirdi. Tek kolu anadan doğma kısaydı. Bütün gücü diğer koluna toplamış gibi iki kollu olanları da yenerdi. Bakkalın oğlu ise matematikte birinciydi.

Yatılı köy okulu olduğundan okulumuza yedi köyün çocukları gelirdi. Üçköyyakın sayıldığından bu imkandan mahrum bırakılmış bir Alevi köyüydü. Çıkrık ise sunni ve tutucu bir köydü. Sınıfın diğer başarılı öğrencileri olan Mustafa ve Muharrem’den Mustafa Işıker Milli eğitim müdürlüğüne yükselirken, Muharrem okuyamadı.

En büyük eğlencemiz maymun adlı topaç çevirmek, davar gütmek, gübre üzerine atlamaktı. Üçüncü sınıftayken Ali Ersin adında Develili bir hoca tayin oldu. Bekar ve genç bir hocaydı. Babamla arası çok iyiydi. Okula voleybol sporunu o getirdi. Harika voleybol oynardı. Ablam o sıralarda ilkokul son sınıftaydı. Ali Hoca sonra Gazi Terbiye sınavını kazanarak Ankara’ya gitti. Babamdan mektupla ablamı istedi. Babam buna razı oldu. Ne var ki bir süre sonra irtibat kesildi ve evlilik yattı. Babamı üzen bir olaydı.

Hiç yorum yok: