15 Ağustos 2013 Perşembe

Hesap Veriyorum -13-


ZELZELE ve KORKUSU:

O yıllarda üst üste Çorum’u yerinden oynatan yer sarsıntıları oldu. Bizim ev iki katlı ahşap bir yapıydı. İlk sarsıntıda hepimiz yandaki komşunun arsasına kaçtık. Metin çok küçüktü. İçeride birinin feryadından Uğur’un beşikte kaldığını anımsadık. Annem içeri girip geri çıkarttı. Bu korku babamın bizden uzakta olmasının verdiği şaşkınlıktandı. Bu olaydan sonra yer sarsıntıları aralıksız bir hafta sürdü. Artık panik halindeydik. Annem babamın emekliliğini isteyip yanımızda olmasını istedi. Bu nedenle babam 30 senesini doldurmadan emekli oldu. Bu konunun ve bilhassa 30 yılını dolduranların aldığı ikramiyeyi kendisinin alamaması babamı çok üzmüştü. Buna beni de bir yerde sebep olarak görür, “Senin yüzünden erken ayrıldım,ikramiyemi alamadım” diyerek beni de suçlardı.

Babamın gelmesi evdeki korkutucu otoritenin geri gelmesi demekti. Artık özgürlük devri son buluyordu. İlk iş Nihat’la olan arkadaşlığımızı yasaklaması oldu. “Bir daha seni o çocukla görürsem öldürürüm” dedi. Ben gene gizli, gizli ilişkimi sürdürüyordum. Bir gün parkta birlikte yakaladı. Beni eski günlerdeki gibi eşek sudan gelene kadar patakladı.

EVDEN KAÇIYORUM:

Üçüncü sınıfta derslerim pek iyi değildi. Arkadaş çevrem de hep yaramazlardan oluşuyordu. İlk karnemde 8 zayıfım vardı. Bu karneyi eve götürüp babama göstermeme imkan yoktu. 3 leri 8 yaparak 3 zayıflı bir karne haline getirdim, gene de pek sevinmedi. Nihat’la olan arkadaşlığım devam ediyordu. Bir gün icracının oğlu Namık bu arkadaşın sevdiği kıza asılmıştı. Biz de onu dövmeğe karar verdik. Aradık okulun bir altında olan evindeydi. Dışarı çıkartıp dövdük. Annesi ve valinin karısı okula durumu bildirdiler. Biz o gün okula gitmedik. Ertesi günü bizi disiplin kuruluna verdiler ve üç gün okuldan uzaklaştırdılar.

Bir neden de karnemin okula teslim edilemez durumuydu. Müdür Niyazi bey her gün “Karneni getirmeden okula sokmam” diyordu. Ayrıca okulun bir avizesini de kırmıştım. Bunun ödenmesi ise babamın dayağı demekti. Evden kaçmam için yeterli nedenler vardı.

Bir arkadaş arıyordum onu da kandırıp kaçmaya ikna ettim. Rafet Doğan adlı sanat okulu öğrencisiydi kaçış arkadaşım. Babası Çerkez Rıfat da bu arkadaşımın kaçmasının nedeniydi. Kaçmaya karar vererek Çarşamba gününü kararlaştırdık ve o gün babamın tahsilât için erkenden hayvan pazarına gitmesi yastığın altına sakladığını bildiğim paralarını alamadan evden çıkmama neden oldu.
Arkadaşım 20 TL.si ile benim bulabildiğim 10 TL. ile kaçış için maddi imkanlarımızın az olmasına rağmen kararımızı gerçekleştirdik. Bir plan yaptık önce Rafet’lerin eski tanıdığı Balyakup köyüne gitmeye kararlaştırdık. Çorum’un doğusunda Karadağ’ın eteğinde olan bu köy Çorum’a 6-8 saat çekiyordu. Akşama doğru köye varabildik. Fakir bir Çerkez köyü olmasına karşın bizi büyük misafir karşılar gibi ağırladılar. Rafet’in bu köylü olmasının bunda büyük etkisi oldu sanırım. Bize şehirde olan bitenleri soruyorlar bizde profesör gibi yanıtlıyorduk. Bana ayrıca türkü söylettiler, sesim güzeldi. Ne var ki söylediğim şarkılardan pek hoşlanmadılar sanırım. Kızların da olduğu toplu oyunlar oynadık.

O gece yatıp ertesi sabah Çıkrık köyüne gittik. Bir gece de orada kaldık ve ardından Kışlacık köyüne gittik. Enstitü mezunu babamın eski talebesi Şakir bey bizi çok iyi karşıladı. Köylülerle enstitünün verdiği eğitimi hayata geçirmeye çalışıyordu. Başarılı ve idealist bir öğretmen havasındaydı.


Maarif müdürünün teftişe geleceğini duyunca huzursuz olduk ve ertesi gün Mecitözü kasabasına gittik. Rafet orada tanınabilirdi. Gece bir köyde kalıp tekrar Çorum’a döndük. Çorum’dan günde bir otobüs kalkar ve Çerikli istasyonuna gider. Gece orada sabahlanır ve ertesi sabah altıda kalkan trenle Ankara’ya gidilirdi. Aynı yolu izleyip Ankara yerine yolda Kırıkkale’de trenden indik. Fabrikaya girip çalışma hayalleri kuruyorduk. Fabrika yanındaki çayırda otururken geçen bir işçiye derdimizi anlattık. Yaşımızı 14 dedik. Velilerin izni, nüfus cüzdanı olmadan işe alınmayacağımızı, evden kaçmış olduğumuzun hemen anlaşıldığını, polis görürse ailemize teslim edileceğimizi anlattı. Bu durumda mecburen Çorum’a dönmeye karar verdik.

Hiç yorum yok: